SAFE Sözleşmesi ve Türk Hukuku
Kurumsal Finansman Serisi : 03 - SAFE (Simple Agreement for Future Equity)
Girişimler açısından erken evrede en sık karşılaşılan sorun finansman problemidir. Bu aşamada henüz bankalar nezdinde kredibilitesi bulunmayan girişim, kredi imkanlarından yoksundur ya da ihtiyacını karşılamayacak derecede düşük miktarlarla faydalanabilmektedir. Bu ticari gerçeklik karşısında girişimleri ihtiyaç duydukları finansman ile desteklemek isteyen yatırımcılar açısından ise temel motivasyon şirketin gelecekte oluşturacağı değerin bir paydaşı olmaktır. Bu noktada iki taraf için de ortak sorun ise girişimin hedeflediği pazardaki yüksek hareketliliktir.
Ticari yaşamın hızlı döngüsü içerisinde klasikleşmiş finansman ve yatırım sözleşmeleri hareketli pazarın ihtiyaçlarına cevap vermekte yetersiz kalabilmektedir. Bu noktada yatırımcı ve girişimi buluşturan hızlı bir çözüm önerisi olarak SAFE (Simple Agreement for Future Equity) sözleşmeleri karşımıza çıkmaktadır. Anlamsal temelli bir çeviri ile Türkçe’ye, “Gelecekteki Pay Sahipliği için Yatırım Sözleşmesi” olarak çevrilebilir.
SAFE Sözleşmesi Nedir?
SAFE sözleşmesi, Dünyanın önde gelen girişim hızlandırıcısı (“accelerator”) ve erken aşama risk yatırımcısı (“seed/early stage VC”) olan “Y-Combinator” tarafından “icat edilmiştir”.
Y-Combinator, hızlandırma dönemlerinde (batch) “mezun ettiği” girişimlere 2 ayrı SAFE ile yatırım yapar[1]. Öncelikle sabit yatırım tutarı karşılığı sabit pay sahipliği talep ettiği “post-money (yatırım sonrası) SAFE”, sonrasında da şartlarının ucu açık olan “MFN (Most Favored Nation[2] SAFE).
SAFE sözleşmelerine işlerlik ve hız kazandıran baz husus ise isminden de anlaşılacağı üzere hisse ihraç ve sermaye arttırımı gibi süreçlerde ortaya çıkan hukuki yükümlülüklerin altına girmeden, hatta şirket veya benzeri bir tüzel kişiliği bile henüz kurmadan, yatırım toplayabilmektir. Keza SAFE bir borç niteliği de taşımamaktadır. Peki bu nasıl gerçekleştirilir?
SAFE sözleşmesi iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir. Yatırımcı sözleşme ile girişime finansman sağlamayı, girişim ise finansman karşılığından ilerleyen süreçte kararlaştırılmış meydana gelecek “tetikleyici bir olay” ile yatırımcıya girişim şirketinden pay vermeyi taahhüt etmektedir. Ancak olay örgüsünden de anlaşıldığı üzere edimlerin ifaları eş zamanlı değildir. Sözleşmenin imzalanmasının ardından yatırımcı finansman borcunu ifa ederken, girişim açısından ifanın zamanı “tetikleyici olayın” meydana gelmesidir. SAFE sözleşmelerinin bir sona erme tarihi ya da vadesi yoktur. Tetikleyici olay meydana gelene kadar SAFE sözleşmesi ayakta kalmaya devam eder. Bu noktada girişimin tetikleyici olay meydana gelmeden başarısız olması halinde SAFE sözleşmesinin hiç uygulanmadan son bulması ihtimali söz konusudur.
SAFE sözleşmesinde yatırımcı ve girişimciyi korumak adına yer verilebilecek pek çok hüküm vardır. Değerleme üst sınırı, indirim oranı, en avantajlı grup gibi düzenlemelere sözleşmede yer verilebilir. Değerleme üst sınırı ve indirim oranı belirlenmesi ile sözleşmenin tetiklenmesi sonucunda yatırımcının sahip olacağı hisse payları büyük oranda bağımlıdır. Bu noktada sözleşmede yapılacak belirlemelerin titizlikle gerçekleştirilmesi gerekmektedir. En avantajlı grup düzenlemesi ise yatırımcının gelecekteki tasfiye durumunda ve yeni yatırım turlarında sahip olduğu avantajlı konumu korumasını sağlayarak hem erken safhada girişim şirketinin yatırım kaynağı bulmasını kolaylaştırır hem de yatırımcıya şirketin büyüme gösterdiği durumda koruma sağlar.
SAFE Sözleşmesinin Türk Hukuk Sisteminde Uygulanabilirliği ve Sonuç
SAFE sözleşmeleri her ne kadar hızlı finansman ihtiyaçları için iyi bir çözüm olsa da Türk Hukuku uyarınca klasik anlamda uygulanması mümkün değildir. Burada karşımıza çıkan ilk engel Türk Ticaret Kanunu 388.maddesinde düzenlenen “Şirket kendi paylarını taahhüt edemez.” hükmüdür. Bir diğer durum ise yatırımcının, bir şartın gerçekleşmesine bağlı olarak girişim ortaklığında pay sahibi olabilmesi için ancak dış kaynaklı yapılan sermaye artırımına katılarak sermaye taahhüdünde bulunması ve sermaye taahhüdü karşılığında yeni çıkarılan payları edinmesi veya ortaklığın çıkarılmış olan paylarını iktisap etmesi şeklinde[3] gerçekleşebilmesidir. Görüldüğü üzere girişimin geleceğe yönelik taahhüt ile yükümlülük altına girmesi ve herhangi bir genel kurul kararına ihtiyaç duyulmadan SAFE sözleşmesinde öngörülen koşullarla yatırımın doğrudan paya dönüşmesi Türk Hukuku açısından mümkün değildir.
Öte yandan, geleceğe dönük pay alımı veya pay alımı opsiyonu sağlaması açısından SPK düzenlemelerine tabi olup olmayacağı, tabi tutulacak ise de gerekli şartları taşıyıp taşımadığı tartışma konusu yapılabilir.
Ancak tetikleyici mekanizmanın işletilmesi her ne kadar mümkün olmasa da temelde geleceğe yönelik bir vaat içeren SAFE sözleşmelerinin hukukumuzda özelleştirilmiş hisse devir vaadi sözleşmesi olarak uygulanması mümkün olabilecektir.
SAFE sözleşmesinin avantajları yatırımcı ve özellikle de girişimciler açısından ilgi çekicidir. Özelleştirilmiş SAFE türevi sözleşmeler ile girişimciler finansman ihtiyaçlarını kapsamlı hukuki yükümlülükler üstlenmeden elde edebilecektir. Girişimciliğin sorunlarının aşılması noktasında SAFE ve benzeri türev sözleşmeler oluşturulmaya ve uygulanmaya devam ettikçe ekosistemin daha hızlı büyüyeceğini değerlendiriyoruz.
Av.Görkem Asker
Kıvılcım Çaylı MBA, CPEP, FMVA
[1] https://www.ycombinator.com/about (erişim tarihi: 27.01.2024)
[2] “Most Favored Nation” İlkesi finans jargon ve mevzuatında kreditör veya yatırımcının ilk sözleşmesine ek olarak, finansman aracına katılan sonraki kreditör ve yatırımcılara sağlanan daha iyi şartlardan aynı koşullarda yararlandırılması ilkesidir. Bu SAFE ile Y-Combinator, bu aşamada öngöremediği ve gelecekteki yatırım turlarında diğer yatırımcılara sağlanma olasılığı olan imtiyaz ve benzeri finansal/hukuki haklardan aynı şekilde yararlanacağına dair bir sözleşme kurgulamış oluyor.
[3] Karatay, Elçin. “Amerikan Hukuku Kaynaklı Safe`lerin (Simple Agreement for Future Equity) Türk Hukuku Kapsamında Incelenmesi.” Yüksek Lisans Tezi, Şubat 2020.
Comentarios