Anayasa Mahkemesi’nin Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.Maddesi’nin 12.Fıkrasının İptal Ettiği 20/7/2022 tarihli 2021/121 E., 2022/88 K. Sayılı Kararı ve Sonuçları
Anayasa Mahkemesi’nin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinin 12.fıkrasını iptal ettiği 20/7/2022 tarihli 2021/121 E., 2022/88 K. Sayılı kararı, 23 Eylül 2022 Tarihli ve 31962 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.[1]
Bahsedilen normun iptal kararı kanun boşluğu olmaması adına 9 ay sonra (23 Haziran 2023’te) yürürlüğe girecektir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İtiraz Kanun Yolunu Düzenleyen Fıkra Etkili Başvuru Hakkını İhlal Ettiği Gerekçesiyle İptal Edilmiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinde Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kurumu düzenlenmiştir. Ankara 13.Ağır Ceza Mahkemesi’nin somut norm denetimi ile itiraza konu başvurusu, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231.maddesinin 12.fıkrası olan “(6/12/2006- 5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.” düzenlemesine ilişkindir.
İtiraz esasen, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına yönelik itiraz incelemelerinin ilke olarak dosya üzerinden yapıldığı bu durumun ise iki dereceli yargılanma, etkili başvuru ve adil yargılanma hakkının ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.
Anayasa Mahkemesi ise, daha önce vermiş olduğu bireysel başvuru kararlarındaki ihlal kararlarına da atıf yaparak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz yoluna başvuru imkanının yer almasının mevcut uygulanış şekli itibarıyla tek başına yeterli olmadığına kanaat getirmiştir.
Bununla birlikte mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı itiraz kurumunda doğrudan temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimine ilişkin bir muhakemenin yokluğunun bulunduğunu belirterek, mahkemelerin çoğu kez yeknesak bir şekilde sadece şekli koşullar üzerinden dosyayı denetlemesi ve ilgilinin mahkeme kararının uygunluğunun ve ölçülülüğüne yaptığı itiraza ilişkin belirli ve etkili bir denetim yolu bulunmaması sebebiyle itiraza konu normun, etkili başvuru hakkıyla bağdaşmadığına karar vermiştir.
Anayasa Mahkemesi, anılan sebeplerle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu için öngörülen itiraz kanun yolunu düzenleyen fıkrayı Anayasa’nın 40.maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkına aykırı bularak iptal etmiştir.
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararları Hakkında Uygulamada Yaşanan Problemler
Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı 2020 yılı verilerine göre ceza mahkemelerinde verilen mahkûmiyet kararlarının yaklaşık dörtte birini hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları (HAGB kararları) oluşturmaktadır.[2]
Nicelik itibarıyla bu kadar fazla HAGB kararının kanun yolu aşamasında tam anlamıyla maddi hukuk denetiminden geçmemesi, mağdurlar açısından sayısız biçimde bireysel başvuru yoluyla gündeme gelmiş ve Anayasa Mahkemesince de benzer şekilde ihlal kararları verilmiştir. Uygulamada yaşanan problem ve ihlallere; başvurucunun çeşitli haklarını ihlal eden ilgili kamu görevlileri hakkında hukuka aykırı olarak verilen HAGB kararının, HAGB kararı almaması gereken sanık hakkında HAGB kararı verilmesi kararının, mahkûmiyet hükmü kurulması gerekirken sanık hakkında HAGB kararı verilmesini kararının maddi hukuk denetimine (etkili bir kanun yoluna) tabi tutulmaması örnek gösterilebilmektedir.
Sonuç
Anayasa Mahkemesi hükmün açıklanmasını geri bırakılması kararlarına karşı itiraz kanun yolunu iptal etmiştir. İptal kararının gerekçesinde, kamu gücünü kullananların keyfi davranışlarının önüne geçilmesinde bireye tanınmış olan yetkili makama başvurma imkanının ihlal edildiğini somut bir gerçeklik olarak kabul etmiştir.
Öğretide bazı yazarlar, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının bir olguya veyahut uygulamaya dayalı değil ancak Anayasa’da düzenlenen başka bir norma aykırı olduğu gerekçesiyle iptal kararı verebileceği görüşünde[3] olsalar da Anayasa Mahkemesi’nin bahsedilen ilkeye aykırı davranmadığı görüşündeyiz. Nitekim etkili bir başvurunun bulunup bulunmamasının değerlendirilebilmesi için norm ve ihtiva ettiği hukuki anlamın uygulanmasına bakılması gerekmektedir.
İptal gerekçesinden TBMM’nin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yeni bir kanun yolu düzenlemesi getirmesi gerektiği öngörülmektedir.
Elbette ki, TBMM, aslilik ilkesi gereği HAGB kurumuna ilişkin düzenlemeyi 9 ayda çıkarmayabilir. Bu durumda ise kanun boşluğu oluşacaktır ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına karşı kanun yoluna gitmek mümkün olmayacaktır. Böylesi bir senaryoda ise ileride somut norm itirazı ile gündeme gelebilecek ve Anayasa Mahkemesi etkili başvuru hakkının bulunmaması gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunu tamamen ilga edebilecektir.
Alp Satıbeşe
Comments